Agatha Christie, 80'in üzerinde polisiye roman yazmış, bununla da yetinmemiş, takma adlarla aşk romanları kaleme almış, tiyatro piyesleri yazıp sahneye koymuş büyük bir yazardır, polisiye edebiyatın en büyüğüdür hem de. Dil ve anlatım anlamında sürekli eleştirilmiş, zaman zaman yerden yere vurulmuştur Agatha Christie, dile yeteri kadar önem vermediği söylenmiştir, ki bu doğrudur da. Gerçekten çok başarılı bir dili yoktur Christie'nin. Ayrıca romanlarında sürekli hile yapmakla suçlanmıştır. Eğer eleştirmenler dil ve anlatım konusunda Agatha Christie'yi eleştirmekte haklılarsa, mevzubahis konuda iki kere haklıdırlar. Agatha Christie, okuruna büyük bir saygısızlık gösteren bir yazardır aslında. Polisiye romanlarında sık sık hileye başvurur. Peki nedir bu hile mevzusu?
Neredeyse tüm Agatha Christie polisiyelerinde bir cinayet işlenir, ve o cinayeti çözmek için Poirot-Marple ikilisinden birisi kesinlikle oradadır. Bu kahramanlarını kullanmadığı eserlerinin sayısı yarım düzineyi bile geçmez. Biz ele Poirot'u alalım. Poirot, mevzuyu öğrendikten sonra harıl harıl cinayet hakkında çalışır ve küçük gri hücrelerini kullanarak suçluyu bulur. Öykünün sonunda tüm karakterleri bir yere toplayarak katilin kim olduğunu açıklar. İşte Christie'nin ''Küçük Gri Hilesi'' burada açığa çıkar. Cinayetin çözümünde kilit rol oynayan bir delil roman boyunca bizden saklanmıştır! Biz okurlar da o delili asla bilmediğimiz için katili bulmamız imkansız hale gelir. Eğer ki katili bulduysanız pek sevinmeyin, çünkü bu ancak sallamasyon bir tahmindir, siz öyle düşünmeseniz de.
Christie'nin eleştirildiği daha onlarca nokta vardır, buna rağmen -kendisini kıyasıya eleştiren edebiyat çevreleri dahil- Agatha Hanım günümüzde büyük bir yazar olarak saygıyla anılıyor ve günümüz kuşağının yazarlarını bile eserleriyle etkileyebiliyor. (Ahmet Ümit desem?) Peki nedir majestelerinin bu büyük sihri? Bu kadar sevilmezken nasıl bu kadar sevilmeyi başarabiliyor, ya da bunun tam tersi? Cevabı basit sanırım:Herkese, her yaşa, her cinsiyete, her akla, her keyfe, her inanışa hitap etmesi ve her romanında belli bir düzeyi tutturmuş olması.
Ben de severim Christie'yi, lanet olsun ki severim. Onun o sıradan dili belki de beni çeken, bilmiyorum. Romanlarındaki yüksek tabaka kahramanlarıyla kıyasıya dalga geçmesidir belki de sevgimin sebebi. Neden olduğunu bilmesem de, Christie'yi seviyorum. Ancak onun külliyatının henüz başlarındayım. Geçen hafta yaptığım maraton sonunda, Christie'nin
Ölüm Diken Üstünde ile
Roger Ackroyd Cinayeti adlı eserlerini de okuduğum Agatha kitaplarına kattım.Yeni katılan bu iki eserle birlikte, okuduğum eser sayısı da 8'e yükselmiş oldu. Yaptığım hesaplamalarla, şu anda bulunduğum yerden altı sene sonrasında bütün Agatha kitaplarını bitireceğimi gördüm, bu da demektir ki gençlik yıllarım Agatha okumakla geçecek. Bundan memnun değil miyim? Kesinlikle hayır! Eğer bu dönemlerde okunacak polisiye kitaplar varsa, bunların başında Agatha Christie gelmeli diye düşünüyorum.
Agatha Christie hakkında bu kadar yazıdan sonra, birazda yeni okuduğum kitaplarına göz atmaya çalışayım. Ne kadar başarılı olacağım, orasını bilemiyorum, ancak denemekten de sakınmayacağım. Hadi bakalım.
1-Roger Ackroyd Cinayeti
Bugüne kadar okuduğum en iyi Agatha Christie kitabı! Hem de 'On Küçük Zenci' gibi, 'Şark Ekspresinde Cinayet' gibi, 'Nil'de Ölüm' gibi genelde Agatha'nın en iyi kitapları olarak anılan eserlerini okumuş birisi olarak söylüyorum bunu ve bunu söylerken kendimden o kadar eminim ki. Gerçekten çok sürükleyici bir kitap, gerçek anlamda sizi kendisine bağlayan bir kitap. 270 sayfa gibi Agatha külliyatı içerisinde uzun sayılabilecek bir sayfa sayısına sahip olmasına rağmen, kendisini bir an bile tekrar etmiyor, ki bence bu çok büyük bir başarıdır, özellikle polisiye türünde ve Christie özelinde.
Kitabın konusu kısaca şöyle: Poirot, pis işlerden elini ayağını çekmiş, Kings Abbot köyüne yerleşmiş kabak yetiştirmektedir. Ancak onun kim olduğunu kasabadan çok az kişi bilmektedir. Bir gün köyde, kimin yaptığı anlaşılamayan bir cinayet işlenir. Poirot da, doktor dostuyla birlikte cinayet dosyasına el koyar ve katili bulmaya çalışır.
(Bu bölümden sonrası 'sürprizbozan' içerebilir, kitabı okumayanların bu bölümü geçmelerini tavsiye ederim!)
Agatha Christie gerçekten müthiş bir kurgu kuruyor, buna evet. Ancak yukarıda bahsettiğimiz hilenin en büyüğünü işliyor bu kitapta: Anlatıcıyı katil yapıyor. Kitabı okuyan hiç kimsenin anlatıcıyı katil olarak düşünemeyeceğini biliyor Christie, bu sebeple böylesine ucuz bir numaraya başvuruyor.İnsanın aklına şu da gelmiyor değil; evet, biz anlatıcıdan asla şüphelenmeyiz, peki kitaptaki diğer kahramanlar neden doktordan şüphelenmeyi bir an bile düşünmüyorlar? Hiç kimse de mi çıkıp 'Yav doktor bey, siz cinayet sırasında napıyordunuz? Maktulü en son gören sizsiniz, bu ne ayak?' demez? Bu konu hakkında yarım düzine eleştiri kitabı da yazılmıştır, aklıma ilk gelen örnek, ''
Roger Ackroyd'u kim öldürdü?'' oluyor hemen. Ancak eser tüm her şeye rağmen, gerçek anlamda başarılı ve kalite kokan bir polisiye roman. Okumanızı da kesinlikle tavsiye edebileceğim bir Christie romanı.
7/10
2-Ölüm Diken Üstünde
Christie'nin gerçekten hastalıklı bir beyni var. Bunun sebebi de çok açık bence. Çok az romanında cinayetler normal ortamlarda meydan gelir çünkü. Genelde, romanlarındaki cinayetler ya masaj salonlarında, ya bar köşelerinde, ya bir adada, ya bir uçakta, ya da bir gemide meydana gelir. (İsterseniz bu örnekleri daha da arttırabilirsiniz tabii.) Ölüm Diken Üstünde, bu seçeneklerden uçakta geçmekte olanı.
Poirot, bir uçak yolculuğu sırasında bir cinayete tanıklık eder. Bu cinayeti çözmek için kolları sıvayan Poirot'nun ilk yaptığı şey, uçakta yolculuk etmekte olan dokuz kişi ile iki hostu tek tek sorguya çekmek olur. Bu sorgularda kendisine Scotland Yard ile Fransız polisi de yardımcı olacaktır. Kolluk kuvvetlerinin yardımı ve küçük gri hücreleri sayesinde Poirot, katilin kim olduğunu bulur ve aynı zamanda bir kızın da geleceğini kurtarmış olur.
Ölüm Diken Üstünde'yi genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim. Ancak Roger Ackroyd'un üstüne okuduğum için, gözümde biraz yetersiz kaldığını da belirtmeliyim. Agatha Christie'nin sıradan romanlarından diyemem, ancak en üst düzey kitaplarından da değil kesinlikle. Bu haliyle, orta karar bir şekilde duruyor Ölüm Diken Üstünde. Eğer dostlarınıza hediye almak isterseniz, güzel bir tercih olabilir.Ayrıca hiç Agarha Christie okumamış bireylerin de bu kitapla başlamaları yerinde olabilir, çünkü kendilerini Christie'ye bağlamak için her şey var kitapta: Kaliteli bir üslup, Hercule Poirot ve İngiliz Beyefendiliği!
5/10