14 Temmuz 2012 Cumartesi

''Sisifos Söyleni'' Albert Camus'dan



   ''Gerçekten önemli olan tek bir felsefe sorusu vardır:İntihar.''  Bu sözlerle başlıyor Camus başyapıtına. Söz konusu kitap için yapılacak en iyi başlangıç olduğu da su götürmez bir gerçek. Camus, Nobel ödülü kazanmış denemesinde, akıl, mantık, absürd, saçma ve uyumsuz gibi terimlerden yola çıkarak hayatın yaşamaya değip değmeyeceği sorusuna cevap arıyor ve sonraki eserlerinde de başat olarak ön plana çıkacak ''saçma'' felsefesinin temellerini atıyor.

   ''Sisifos'' miti (orijinal olarak ; le mythe de sisyphe) temel olarak yunan mitolojisinden gelmekte. Anlatıya göre sisifos, denizcilik ve ticaretin gelişimine katkıda bulunmuş, fakat konukseverlik kurallarını ihlal ederek yolcuları ve konukları öldürecek kadar açgözlü ve hilekar bir kraldır. Homeros'un aktarmasına göre, Sisifos en hünerli insan olarak nam salmıştı. Kuzenini baştan çıkarmış, erkek kardeşinin tahtını ele geçirmiş ve Zeus'un sırlarına -özellikle Zeus'un nehir tanrısı Asopus'un kızı Aegina'ya tecavüz ettiği sırrına- ihanet etmiştir. Bunun üzerine Zeus, Hades'ten Sisifos'un cehennemde zincire vurulmasını istemiştir.  Ancak hilekarlığının cezası olarak Sisifos, daha büyük ve daha büyük bir cezayla karşı karşıya kalmıştır : Her seferinde tekrar aşağıya yuvarlanacağını bildiği halde büyük bir kayayı dik bir tepenin doruğuna yuvarlamak !*  Camus, felsefesinin temelini oluşturan ''saçma'' kavramını tam olarak böyle açıklar : sonucunu bildiği halde her seferinde kayayı yukarı yuvarlamaya devam eden aptal insan.  Ve bu temelin üzerine, ince bir işçilikle ilmik ilmik felsefesini dokumaya başlar. 

   Sisifos Söyleni, Camus'un aynı yılda roman türünde çıkardığı ''Yabancı'' adlı yapıtıyla birbirini tamamlar nitelikte oluşuyla, daha komplike bir eser haline geliyor. Bir bakıma Camus'un Sisifos Söyleni'nde kurguladığı felsefeyi, ''yabancı'' romanında gerçeğe dönüştürdüğü yorumunu yapabiliriz. 


   Camus'un ''Sisifos Söyleni''ndeki temel problemi yaşam. Hepimiz gibi, hayatın yaşamaya değip, değmediği sorusunun peşine düşüyor Camus. Bu yolda, Dostoyevski'nin çok sevdiğim ''Ecinniler'' kitabından, Sanatçı kavramına, Kafka'nın ''Şato'' eserinden ''Don Juan''a birçok eseri kendine referans noktası olarak seçip, bu eserlerdeki düşünce ve mantık ile kendi felsefesi arasında paralellik kurma çabasına giriyor ve bunda da başarılı oluyor. Yazarın dili tartışılmayacak derecede müthiş. Bu sebeple, kesinlikle inandırıcılık sıkıntısı yaşamıyor Camus. Hayatın yaşamaya değip değmediği konusundaysa tercihini, değdiğinden yana kullanıyor yazar. Hayatın boş ve anlamsız olduğu, ancak zaten bunun için yaşanması gerektiği noktasına varıyor ve intihar eden kişisin tıpkı melodramlardaki gibi bu hayatı beceremediğini kabullendiğini söylüyor. Ancak ''Sisifos Söyleni'' sadece bu konularla ilgilenen bir yapıt değil. Toplumsal yaşama da dokunduruyor inceden Camus. Ailenin toplum içerisindeki yeri, toplumdaki sivrilen insanlara getirilen eleştiriler ve toplum baskısını gözler önüne seriyor yapıtında... Yazının başında Sisifos efsanesinden bahsetmiştim. Şimdi biraz Camus'un Sisifos'a bakışına değinmek istiyorum. Birçoklarının aksine Camus acıyan gözlerle bakmaz Sisifos'a.. Hayır, onu anlamaya çalışır ve de mutlu addeder. Ne de olsa tanrılara başkaldırmış ve yaşamın enginliğini görmüştür sisifos, ve üstün sadıklığı öğretir. Kayanın her düşüşünü izleyişinden büyük bir keyif alır. Bundan dolayı da Sisifos'u mutlu tasarlamak gerekir Camus'a göre.. 


  Kritiğimin son bölümünü de yayıncıya ayırmak istiyorum. Can Yayınları bütün kitapseverlerin sevip saydığı, takdir ettiği çok başarılı bir yayınevi olarak aklımızda ve kalbimizde yer edinmiştir. Tahsin Yücel de başarılı bir çevirmen olmasına rağmen, kesinlikle böylesi bir yapıtı olması gereken, saf, duru hale getirmekten çok, daha da çok zorlaştırdığı kanaatindeyim. Absürd kelimesi yerine sürekli olarak uyumsuz'u kullanması mı desem, yoksa TDK'ya bakmama rağmen anlamını bulamadığım yeni kelimeler türetmesi mi desem. Can Yayınlarının acilen yeni bir çevirisini yayınlaması şart.


  Her deneme birden çok okunduğunda dahi yeni anlamlar kazanır. Camus'un bu eseri de kesinlikle o tarz eserlerden. Tekrar tekrar okunacak, not alınacak bir başyapıt. Kesinlikle zorlayıcı ve kışkırtıcı, ancak bir o kadar da teşvik edici. Kesinlikle okuyunuz, okutunuz.





    Altı Çizilesi

  • Mantıklı olmak her zaman kolaydır, sonuna kadar mantıklı olmak ise neredeyse imkansız.
  • Önemli bir bilimsel gerçeğe varmış Galilei, ancak bu gerçek yaşamını tehlikeye sokar sokmaz, büyük bir rahatlıkla dönüverdi ondan. Bir bakıma iyi de etti. Uğruna yıkılıp ölmeye değmezdi bu gerçek. Dünya mı güneşin çevresinde döner, güneş mi dünyanın. Hiç mi hiç önemi yok bunun. Kısacası değersiz bir sorun. Buna karşılık yaşamın yaşanmaya değmediği düşüncesine vardıkları için ölen nice insanlar görüyorum.
  • Bir intiharın bir çok nedeni vardır, genel olarak da en çok göze çarpanları en etkenleri olmamıştır.
  • Ölümcül sıvışma umuttur.
  • Dünyanın bu yorgunluğu ve yabancılığı. Uyumsuz budur işte. 
  • Bunalımı başlatan şeyi denetleyebilmek hemen her zaman olanaksızdır.


                                                             KÜNYE 


Kitap ismi: Sisifos Söyleni                                       
Yazar:Albert Camus
Yayın Yılı:1941
Yayınevi:Can Yayınları                                               9/10
Sayfa Sayısı:160
Baskı:18.Baskı
Çevirmen:Tahsin Yücel




   *Vikipedi'den yararlanılmıştır. 

1 yorum:

  1. kesinlikle çevirmenle alakalı olan eleştirinize katılıyorum. böyle önemli bir kitap nasıl olurda okunamaz hale getirilir resmen bir göstergesi bu çeviri. öz Türkçe'ye bağlı kalacağım diye hayatımda duymadığım bağdaştırmalar yapmış. o kadar zorlandım ki okurken devamı gelmedi. acil yeni çeviri lütfen can yayınları :)

    YanıtlaSil