Yüzyıllık geyikle başlayalım: Çok kalabalık! Eğlenmek ve keyif almak için gittiğiniz bir yerde, bu derece bir kalabalığın olması, hani neredeyse adım başına üç kişinin düşmesi kadar kötü bir şey olamaz. Kaybolan ufacık ilkokul çocukları mı dersiniz, sadece etrafa zarar vermek için gelmiş liseliler mi, çocuklarını kaybeden veliler mi? Büyük bir curcuna var 31. Tüyap Kitap Fuarı'nda. Tıpkı geçen senelerde olduğu gibi...
Ayrıca son derece uzak bir mevkide. Beylikdüzü, nereden baksanız, şehir merkezine bir buçuk saat uzaklıkta bir mesafede. O kadar uzun bir yolu çekip üzerine bir de fuardaki bu karışıklığı görünce, sinirlerinize hakim olmamanız imkansız. Nitekim sinirine hakim olamayan da pek çok insan var fuarda. Sadece benim gittiğim iki gündeki toplam bulunduğum 5 saatlik zaman diliminde, on beşten fazla kavga ve gürültüye denk geldim. Ancak özellikle perşembe günü saat 2 sularında giriş kapısı önünde yaşanan aşırı büyük kavga, gerçekten böylesi büyük ve güzel bir organizasyona yakışmayan cinstendi. Böylesi güzel bir fuarın, tekrardan olması gerektiği gibi İstanbul'un merkezine, eski yerine, TRT binasının bulunduğu bölgeye gelmesi şart! Hazır TRT binası da boşaltılıyorken..
Bu kadar kötü yönün ardından, güzel taraflara gelirsek...
Fuar her zaman olduğu gibi, tüm kitapseverlerin toplandığı, Encümen-i Şuara gibiydi. Normal zamanda bir tane kaliteli kitapsever bulunca sevinçten göklere uçacak insanlardan olan ben, fuarda bu kadar kaliteli kitapseverleri ve okurları görünce sevinçten havalara uçtum tabii. Bulunduğum beş saat içerisinde, en az yirmi çok kaliteli kişiyle yaptığım pek kaliteli kitap sohbetlerinin lezzeti hala damağımda.
Kitapların ucuz olması, biz kitapseverlerin alacağımız kitaplardan da fazlasını almamızı sağladı şüphesiz. Özellikle arka planda kalan yayınevlerinin yaptığı ve %50-60'a varan indirimler sayesinde, hiç tanımadığım yazarlardan, ilginç kitaplar bile topladım desem yalan olmaz. Genel olarak da indirim fiyatları iyi düzeydeydi. İş Bankası yayınları, NTV yayınları, İthaki, Altın Kitaplar, YKY, Doğan Kitap gibi kalburüstü yayınevleri bile, %30 oranında yaptığı indirimleriyle, biz okuyucularının yüzünde güller açtı. Ancak burada değinmeden geçemeyeceğim bir yayınevi var ki ne kadar kızsak az: Can Yayınları. Can Yayınları her zaman yaptığı gibi, okur kitlesini keriz yerine koymuş ve sadece %20'lik bir indirime gitmeyi ''uygun görmüş.'' Ayrıca kendini beğenmiş stant görevlileri de cabası! Can Yayınlarının bu politikasından bir an evvel vazgeçmesi ve kitap fuarında, tıpkı diğer yayınevleri gibi yüksek oranlı indirimlere gitmesi bir zorunluluk.
Tüyap'tan bir klasiği yerine getirmeden çıkamazdım hiç şüphesiz: Bol bol kitap ayracı toplamak! Sonunda kendimi eve attığımda, 75'i aşkın kitap ayracına sahip olduğumu gördüm. Bunlar da kitaplığımın en muhtelif yerine kuruldular tabii ki.
Her şeyden öte, bu sene de iyisiyle-kötüsüyle güzel bir fuardı ''31. TÜYAP Kitap ve Kültür Fuarı''. Keyif veren ve kaliteli insanlarla tanıştıran, eve dönüldüğünde, insanların yüzüne hoş bir gülümseme konduran, kaliteli kitaplara sahip olunmasını sağlayan, bol bol kitap almaya sizi teşvik eden, sizi mutlu eden...
Aldığım Kitaplar
- Lev Tolstoy - Savaş ve Barış - Can Yayınları
- Lev Tolstoy - Sivastopol - İş Bankası Yayınları
- Platon - Gorgias - İş Bankası Yayınları
- Agatha Christie - Roger Ackroyd Cinayeti - Altın Kitaplar
- Agatha Christie - İskemlede Beş Ceset - Altın Kitaplar
- Agatha Christie - Acı Kahve - Altın Kitaplar
- Fyodor Dostoyevski - Tatsız bir Olay - Can Yayınları
- Emile Zola - Suçluyorum - Can Yayınları
- Scott Fitzgerald - Muhteşem Gatsby - Everest Yayınları
- David Mitchell - Bulut Atlası - Doğan Kitap
İlk kitabı ben de aldım, taşımak çok zor değil mi? :)
YanıtlaSilYalnız ben Doğan Kitap'ı takdir edemeyeceğim çünkü fuara ilk gün gittim ve sadece %20 indirim vardı. Sonradan %30'a çıkardılarsa sorarım benim suçum neydi diye?
Seninki tek kelimeyle bedevi şansıymış. :D
YanıtlaSilGerçekten Savaş ve Barış taşıması son derece zor bir kitap, ayrıca cildine zarar gelmesin diye de bayağı uğraştırdı, çünkü Can Yayınları poşeti bile bir ilginçti. :) Ama ben kesinlikle, yazımda da belirttiğim gibi Can Yayınlara çok kızdım. Yani evet, iyi bir yayınevisiniz ama müşteriye de biraz saygı duymanız gerekir.
Can yayınlarının iyi bir yanı da vardı, kitap kapaklarını tişörtlere basmak ve bunu stand görevlilerin hepsine giydirmek. Görsel açıdan çok iyiydi açıkcası.
YanıtlaSil