19 Ekim 2012 Cuma

Bir Peri Masalı ''Hayvan Çiftliği''




  -Dikkat!Yazı sürprizbozan içerir.-

  Kitapların benim deyimimle art niyetlerinin daha rahat anlaşılabilmesi ve saptamaların kurguyu doğru hedeften vurabilmesi için her zaman yazarlarının biyografilerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünmüşümdür. Bu bağlamdan baktığımızda george orwell ’in ideolojik duruşu ve bu duruştaki değişimler-gelişimler hayvan çiftliği’ne kuşkusuz yansımıştır. Orwell, gençliğinde ingiliz sömürgesi altındaki burma’da polis teşkilatında görev yapmış, emperyalizm üzerine görüşleri burada filizlenmiştir. Daha sonra döndüğü ingiltere ve sonrasında da fransa’da alt sınıf işlerde çalışmış, bu dönemde proletaryayı gözlemlemiştir. Aslen bir muhabir olarak gittiği ispanya’da marksist birleşik işçi partisi’ne(poum ) katılmış hem faşist franco yanlılarına hem de komünist stalin yanlılarına karşı savaşmıştır. Hayvan çiftliği’ndeki satirik alegorilerin hepsini bu bilgilerin ışığında değerlendirebiliriz.

  Öncelikle hayvan çiftliği’ni yalnızca stalin ve rus devrimi karşıtı bir kitap olarak göremeyeceğimizi belirtmek isterim. Eğer böyle yaparsak kitabı komünizm karşıtı bir propaganda oyuncağı olarak gören ve örgün öğretime bu amaçla yerleştiren amerikan siyasetinden bir adım daha ileri gidememiş oluruz. Hayvan çiftliği açık bir biçimde sömürü, emperyalizm, kapitalizm ve stalinizm-reel sosyalizm eleştirisidir.



  Öykünün başlangıcında koca reis adında kır bir erkek domuz tüm hayvanları toplayarak bir konuşma yapar. Yoksulluktan, kölelikten ve adaletsizlikten bahsederek, çözümün ayaklanma olduğunu söyler. Ne zaman gerçekleşir bilemem, bir hafta da olabilir bir yüzyıl da ama hak er geç yerini bulacaktır der. Ayaklanmadan sonra hayvanların insanlara benzememesi gerektiği, hiçbir hayvanın kendi türüne zorbalık etmemesi gerektiği ve tüm hayvanların eşit olduğunu söyler.Bir süre sonra da devrimi göremeden ölür, ve ayaklanmadan sonra hayvanlar kafatasını törenlerde selamlamak için kullanırlar. Koca reis şüphesiz Karl Marx ’tır. Devrimi öngörmüştür ama yaşayamamıştır. Kafatasının selamlanması ise muhtemelen Marx’ın portrelerine yapılan bir göndermedir.

  Ayaklanmadan(devrimden) sonra hayvanlar 7 emir adlı bir kurallar listesi oluşturlar. Bu aslında 7 maddelik bir anayasadır;
1. iki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
2. dört ayak üzerinde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
3. hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
4. hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
5. hiçbir hayvan içki içmeyecek.
6. hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
7. bütün hayvanlar eşittir.
  Bu 7 emir domuzların çıkarları doğrultusunda zamanla değişecektir.

  Napoleon’un ilk baştan çıkışı ineklerin verdiği sütle olur. Süt hayvanların hiçbiri için olmazsa olmaz bir besin değildir. Hatta bir an Napoleon ile inekler arasında bu süt ile ne yapılabileceği tartışılır. hiçbir şey bulunamaz ve ardından tavuklar Jones’un arada bir yemlerine süt kattığını söyleyerek sütü kullanabileceklerini belirtirler. O anda Napoleon’un benliğini açgözlülük bürüyerek tartışmayı savuşturur ve hayvanları tarlaya gönderir. Hayvanlar döndüğünde ise napoleon sütü domuzların içmesi için almış ve diğer hayvanlara hiçbir zaman vermemiştir. Benzer bir durum çiftlikteki ağaçlardan elma hasadı alınması ile de gerçekleşir. Bu durum yerleşik toplumların tarım tekniklerini geliştirip artı ürün elde etmelerinde görüldüğü gibi üretimin üst sınıflar tarafından ele geçirilmesi ile benzerdir. Bu olaydan itibaren hikayedeki kardeşlik, yoldaşlık kavramları ortadan kalkmaya ve ezen ezilen, yöneten yönetilen ilişkisine dayanan bir çıkar ilişkisi çiftliğe hakim olmaya başlar.

  Domuzların diğer hayvanlardan daha zeki olmaları ve çiftliğin yönetim ve idaresini ellerinde bulundurmaları, onlara daha geç uyanma, daha iyi beslenme, fiziksel hiçbir iş yapmama gibi ayrıcalıklar tanır, ve diğer hayvanlar da bunu tereddütsüz kabul ederler. Benzer şekilde domuzların okuma yazmayı diğer hayvanlardan çok daha iyi bilmesi öykünün ilerleyen bölümlerinde cahil ve eğitimsiz hayvanların (halkın) zararına olacaktır.

  Napoleon ile beraber yönetimde yer alan snowball adlı domuz, tüm hayvanların ortak yararına olacak bir yel değirmeni projesi geliştirir. Ancak napoleon bu projeye karşı çıkar ve snowball’u çiftlikten sürer. Fikirleri tehlikeli bulunan snowball muhtemelen Lenin’dir, Napoleon ise devrimden sonra zamanla diktatörlüğünü yayan Stalin’dir. Snowball çiftlikten sürüldükten sonra, gerçekdışı bir şekilde bir dış tehdit unsuru olarak korku öğesi haline getirilir, hayvanların kafasını karıştırmak ve çiftlikte olan biteni kavrayamamalarını sağlamak için kullanılır, çiftliğe zarar veren sıçanların snowball hesabına çalıştığı, kayıp anahtarları gece gelip snowball’un aşırdığı, snowball’un önce bay Pilkington’la(İngiltere), sonra bay Frederick’le(Almanya) işbirliği yapıp, hayvan çiftliğini ele geçirmeye geleceği söylentisi yayılır. Snowball’un çiftlikteyken yaptığı her şey de değiştirilir, dönüştürülür, aslında Jones’la işbirliği yaptığı, ağıl savaşında bir korkak gibi davrandığı, hainliğinin belgelerinin ele geçirildiği gibi safsatalarla tarih değiştirilir. Tarihin, geçmişin değiştirilmesi de çok yabancı olduğumuz bir kavram olmasa gerek.



  Snowball çiftlikteyken koyunların ve atların okuma yazma öğrenmesi için bir plan yapmıştır ancak sürgünüyle beraber bu eğitim planına devam edilmez. Belki de bilerek, Napoleon tarafından eğitimsiz bırakılırlar. Çiftliğin alfabeyi dört harfe kadar öğrenebilen güçlü atı Boxer’ın iki düsturu vardır; ''daha çok çalışmalıyım'' ve ''Napoleon her zaman haklıdır''. Boxer komünizme inanmış saf ve çalışkan proletaryayı temsil eder. Emeklilik hayalleri kurarken sonu at kasabı olur.

  İlk kez Snowball’un sürgünü sırasında ortaya çıkan, Napoleon’un yetiştirdiği, onu koruyan ve her dediğini yapan köpekler KGB’yi temsil eder. Snowball’la işbirliği yaptıkları ithamlarıyla idam edilen hayvanları bu köpekler boğazlar ve çiftlikte bir korku unsuru haline gelirler.

  Squealer adlı domuz Snowball’un sürgününden sonra sıkça karşımıza çıkar. Napoleon’un davranışlarını ve kararlarını halka çarpıtarak o açıklar, Snowball’un karalama kampanyasını o yürütür. Adaletsizce bir uygulama yapıldığında hayvanların bunu desteklemelerini sağlamak için, Squealer hayvanları hemen Jones’un geri gelmesiyle tehdit eder. Alakalı alakasız her durumda devrimden önceki zamana geri dönüşle korkutur. Squealer Stalinci Basını temsil eder. Propoganda ve göz boyama işlerinde ustadır.

  Moses adlı kuzgun ise adındaki göndermeden de anlaşılacağı gibi din adamlarını temsil eder. Hayvanların bu dünyada çektikleri sıkıntıların hepsinin ölünce gidecekleri balbadem ülkesinde telafi edileceğini söyleyerek kandırır. Ayrıntılı şekilde balbadem ülkesini tarif eder ve hayvanların bir kısmını kendine inandırır. Bu alegoride de ilginç olan domuzların bu fikirlere inanmamalarına rağmen, muhtemelen halkı isyandan uzak tuttuğu için Moses’a iyi bakmaları, beslemeleridir.

  Koyunlar eğitimsiz halkı temsil eder. Bilinçli ya da bilinçsiz slogan atarak ciddi konuların konuşulmasını, hayvanların Napoleon’dan hesap sormalarını engellerler. Kuru gürültü yaratırlar.

  Öykünün sonunda hayvan çiftliği napoleon’un korku ve sindirme ile yönettiği bir diktatörlük haline gelmiştir, 7 emir tek tek değişmiş, en sonunda tamamen silinerek ‘’ bütün hayvanlar eşittir ama bazi hayvanlar öbürlerinden daha eşittir’’ yazılmıştır. Son sayfalarda eleştirmenlerin ve okuyucuların büyülendiği bir yemek sahnesi vardır. İnsanlar ve domuzlar kağıt oynamakta ve sohbet etmektedirler. Çiftlik evinin camlarından bakan hayvanlar domuzların yüzlerinde bir tuhaflık sezerler. Ve artık orada bulunanların hangisi domuz, hangisi insan ayırt edemezler. Buradaki hakaret domuzlara mı insanlara mı yöneliktir bilinmez...


Altı Çizilesi

  • Artık daha sıkı çalışacağım, Napoleon her zaman haklıdır.
  • Dört ayak iyi, iki ayak kötü.
  • Belki beş saat sonra, belki yüz, bilemem, ama bir gün tüm hayvanlar daha iyi şartlara sahip olacaktır.
  • Tüm hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar daha eşittir.
  • Biz kendi düşüklerimizle uğraşmak zorundayız, siz kendi düşüklerinizle..

                                                                KÜNYE


Kitap İsmi: Hayvan Çiftliği ''Bir Peri Masalı''
Yazar: George Orwell
Yayın Yılı: 1999
Yayınevi: Can Yayınları                                     8/10
Sayfa Sayısı: 160
Baskı: X.Baskı

2 yorum:

  1. Ben de bu kitabı okudum ve şimdi blogumda incelemesini yapmak için diğer yazılanlara göz atıyorum yazdıklarını çok beğendim gayet güzel olmuş emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler, çalışmalarında başarılar. :)

    YanıtlaSil