10 Kasım 2012 Cumartesi

Dostoyevski'nin Yeraltından... ''Yeraltından Notlar''



  Dostoyevski'nin çoğu eserinde kullandığı dil olan "sürprizin" bu kitabında kullanılmaması, normal olarak çoğunluk diye bir köşeye ittiğimiz kitaplarından ayrılmaktadır. Bir köşeye ittiğimiz dediğim kitaplarını daha alçak gördüğümden değil ama, o dili kazanması ya da o dile geçiş yapmasını sağlayan kitap, bu kitaptır. Bu kitabın ardından suç ve ceza gelmiştir, bu kitabın ardından ecinniler, budala, karamazov kardeşler, gelmiştir. bir miltattır, bir geçiş kitabıdır Dostoyevski için. Ne ölüler evinden anılar'a, ne Ezilmiş ve Aşağılanmışlar'a, ne de İnsancıklar'a benzemektedir. Varoluşçuluğun bir temsil kitabı olduğu söylenmektedir. Ama yadsınamaz bir gerçek ki, nihilizmin ve daha sonra varacağı mutlak hıristiyanlığın (Tolstoy'un anlayışından uzak) ve onun felsefesinin de bir temelidir bu kitap. Aslında sadece bir roman olarak incelediğimizde, edebiyat alanı içerisinde değerlendirdiğimizde, zevk almaktan öte, insanı sıkma potansiyeli bile taşır. Uzun ve gereksiz diyaloglar, karşısındaki kişinin içini okuyan karakterler, kızılmayacak sözlere kızmak... Ama bu sadece edebiyat sahası içerisinde değerlendirince ortaya çıkan sonuçtur. Felsefik bir takım ögeler yükleyip, ona bağlı olarak okunduğunda ise, o gereksiz diyaloglar diye bahsettiğimiz raddede, önemli nüanslar, karşısındaki kişinin içini okuyan karakterlerin, anlamazlıktan gelme davranışları ardında, olması gereken bir arkaplan ve bu ikinci değerlendirmenin bize getirdiği son ihtiyaç ile de, neden kızıldığının göstergesi ortaya çıkmaktadır. Dostoyevski öyle bir yazardır ki, bize ne sadece edebiyat, ne de sadece felsefi açıdan değerlendirme hakkı tanımaktadır.

  İlk bölümde, yani "yeraltı" adı verilen bölümde, kendince neyin, ne olduğuna dair bilgiler verir.Felsefi enfrastrüktür ilişkisini kurar. İradenin önemsizliğinden, her şeyin cetvel ve analitik ya da geometri ile belirlendiği yerde maceranın gereksizliğinden, heyecanın yitip gittiğinden bahseder. "İş cetvelle aritmetiğe dayanınca, iki kere iki yalnızca dört ediyorsa, iradenin lafı mı kalır! iki kere iki, iradem karışmasa da dört edecek. irade bu mudur!" diyerek konuyu özetler. Her şeyin, her olayın bu şekilde çözüldüğünü veya çözülebileceğini söyleyenlere ise, yaşamanın ya da heyecanın bir öneminin kalmadığını bildirerek sahneden çekilir. Sıradan bir insan olma arzusu taşır, zeki bir insanın ya da her bir olayı anlama kapasitesine sahip insanın sıkıcılığından ve sıradan insanın karşısındaki durumundan bahseder. Sıradan insan karşısında, zeki insanın bir fareden ibaret olduğunu söyler. İlk bölüm bu tarz anlatılar eşliğinde son bulur.



İkinci bölüm ise, yani "notlar" bölümü ise, ilk bölüme göre yaşayışın bir tezahürünü ortaya koymaktadır. Zeki ya da anlama yeteneği üst sınırlarda olan insanın, sıradan insan ve ilişkiler karşısında nasıl da madara olduğundan, onun kimsenin nezdinde arkadaş yerine bile konmamasından bahseder. "Yeraltında yaşayan kişinin", normal yaşama ayak uyduramayıp, her olayı nasıl da yanlış değerlendirdiğinden söz eder. İlk bölümün edebi ya da somut gölgesini düşürür.

  Arkadaşlar ve onlarla birlikte hareket etme, aralarına girme gayesi ve bir kadın... Tabii ki bir Dostoyevski eseri, böyle değerlendirilemez. Tabii ki bu kalıplar içerisine sokulamaz, ama ben kendimi bu esere böyle bir nitelik kazandırmaktan alamıyorum.

  Bir yandan, bitmeyen yalnızlığa, gelişen yalnızlığa, diye şiirler okurken, bir yandan da onu doğrulayacak bir roman okumak gerçekten çok etkileyici olmaktadır. İşte böylesi bir durumda, "notlar" bölümünde "gelişen yalnızlığı" okuduğumda, kendimi tamamlamış buldum. En azından duygusal olarak ve o an içerisinde tamamlandığımı hissettim. Yalnızlığın verdiği acıyı, yalnızlığın verdiği güzelliği anladım. Bu noktadan sonra varoluşçuluk denizinde o kıyıdan bu kıyıya sürüklendim. Sıkmayan tek geveze, denizdir, diyen yazar aklıma geldi. bir selam da ona yolladım. Umutsuzluğa sürüklendim, nasıl da çaresiz olduğumuzu gördüm. Ama artık umut etmenin değil umutsuzluğu düşlemenin daha mantıklı olduğunu anladım. Hem çok zamandır umutla yaşayıp, umutsuzluğun ne demek olduğunu unutmuştum. Güzel oldu, hatırladım ve doğru yolu buldum. Hiç farketmez, herhangi bir hedefe ulaşmaktaki en önemli yol, ilk başta onu kaybetmektir, gibi vecizeler ürettim.

  Arkadaşlar, dedik ve bir kadın. bunların nasıl da insanı rastgele kendini kanıtlama çabası içerisine soktuğundan söz etmedik. Aslında bunlardan konuşmak benim harcım olmasa da, boyumu aşan sulara atlamaktan da vazgeçecek değilim. Bu romanda arkadaşlık ilişkileri, gerçekten tamamen gereksiz olarak değerlendirilmiştir. Onların içerisine çıkıp, hiç de soylu olmayan ya da felsefi içeriği olmayan tartışmalar yapmak, bir "yeraltı" insanının en başta şanına aykırıdır.En azından benliğini sorgulayışında sürekli bu saçmalıklar aklına geleceği için, bu tarz sığ muhabbetlerden kaçınmak ve bunun içinde insanlardan kaçınmak gereklidir. Her düşüncede olduğu gibi, dimağda kabul gören bu anlayış, hayatın kendisinde bir karşılık bulamamıştır. Arkadaşlara, insanlara ihtiyaç duyulmuş, onlarla olup, konuşulmak istenmiş ve bu nokta da, yani düşüncelere ihanet edilmesi noktasında, "yeraltında" yaşayan kişinin felaketi başlamıştır. Onlara dahil olmak istemiş, yanlarında olabilmiş ama içlerine girememiş bir insanın portresi anlatılmıştır, "notlar" bölümünde. İçini sarhoşluk ile kin ve intikam duygusu sarmıştır. Sarhoşluk, hiçbir alkolün veremeyeceği düzeyde bir serkeşlik yaratmıştır. Bu asiliğin karşılığında, aşağışlanmış, düello tekfili bile üstünde düşünülecek bir olay olarak karşılanmamıştır. İşte tüm bu edimler doğrultusunda, sarhoşluk daha da yoğunlaşmış, garaz hissi artmış ve neler yapılacağı düşünülmüştür. En nihatinde kadınlara giden arkadaşlarının peşinden gitmiş, onları bulamamış ve bir kadın üzerinden intikamını almaya çalışmıştır. Tüm kinini oradaki kadına kusmayı denemiştir. Kinine mazhar olan kişiler değişmiş, ancak içindeki duygular daha da farklılaşarak, bir hoşlanmaya doğru gidecek şekilde tahavvül etmiştir.

  Aslında yukarda dediğim gibi, konunun pek bir önemi yoktur bu romanda. Bu romanı okumanın zevki, tadı başkadır. Aynı eşeğin gölgesi davası gibi, aynı yabancı ve düşüş gibi güzel bir kitaptır. Bana kalırsa bu saydıklarımdan belki yabancı'dan üstün olabilir ama diğer ikisinden bir kalibre daha düşüktür. Hülasa güzel bir kitaptır. Okumak isteyenler, en başta Nihal Yalaza Taluy çevirilerini incelesinler. Daha sonra Mehmet Özgül, Ahmet Ekeş ile devam edebilirler. Bu çevirmenlerin bulunamadığı zaman Serpil Demirci istemeye istemeye önerilir ama sakın bunlardan başka çevirmenlerden okumayın, diyerek sahneden çekilirim.


Altı Çizilesi

  • Hastalıklı biriyim ben...
  • Zeki insalar önemli biri yapamazlar,yaparlarsa aptaldırlar gibi bir yanılgı ile geçiyor günlerim.
  • Becerikli ve iradeli biri, aynı zamanda aptaldır.
  • Anlamak ağır bir hastalıktır, üstelik tam anlamak gerçek bir hastalıktır.
  • Orta derecede bir insanın karşıtının, kevirgeden geçirilmiş anlayışlı kişinin normal insanı görünce duraklaması, o denli kendini seviyor olmasına rağmen bilerek ve isteyerek ve hatta tat alara sıçan olmayı seçmesidir.
  • Doğa yasaları benim istençlerime ve hislerime göre değilse bana ne matamatikten, bilimden. Duvarı yıkamayacaksam eninde sonunda deleceğim diye kendimi paralamam tabii; fakat yılmasına gücümün yetmeyeceği bir duvara da önümde görmek istemem.
  • İnsan adalet tecelli etsin diye öç alır derler. Sebep ortada; adalet. Öyleyse şimdi gönül rahatlığı ile öç alınabilir. Oysa ben ortada alalet ya da erdem göremediğim için sırf huzursuz olduğum için öç alırım. Huzursuzluğum beni huysuz biri yapar.
  • İnsanoğlu her zaman, her çağda, her yerde, her koşulda akıl mantığının ve hatta çıkarlarının gerektirdiği gibi değil, gönlü nasıl istemişsse öyle davranmıştır.

                                                                KÜNYE



Kitap İsmi: Yeraltından Notlar
Yazar: Fyodor Mihayleviç Dostoyevski
Yayın Yılı: 2009
Yayınevi: Can Yayınları                                   8/10
Sayfa Sayısı: 150
Baskı: VIII. Baskı

2 yorum:

  1. Yeraltından Notlar; gerçek dünyadan kendini soyutlamış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını konu alır.

    Yalnızlık, öfke ve aşağılanma duygusunun okuyucuya başarılı bir şekilde hissettirildiği bu eseri kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.

    Kitaptan gözüme takılan, sevdiğim alıntılar:

    ❝Ant içerim ki, her şeyi tam anlamıyla algılamak, bir hastalıktır.❞

    ❝Yüreği temiz olmayan kimsenin anlayışı da tam olamaz.❞

    Devamını bloğumda bulabilirsiniz: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/fyodor-mihaylovic-dostoyevski-yeraltindan-notlar-kitap-yorumu/

    YanıtlaSil

  2. Advice to save your marriage and get your Ex Boyfriend/girlfriend back ,contact templeofanswer@hotmail.co.uk or WhatsApp +234 8155425481 for Urgent effective love Spell to get ex lover back or save you marriage fast and his result is 100% guarantee.

    YanıtlaSil