10 Aralık 2012 Pazartesi

Ağıt, Günümüz gençliği üzerine ''Otomatik Portakal''



  Stanley Kubrick en sevdiğim yönetmendir. Bana kalırsa gelmiş geçmiş en büyük sinemacıların başında gelir, huzur içinde yatsın... Bu büyük sinemacı, ışık ve gölge oyunuyla edebiyatı her zaman küs kardeşler gibi görmüş, onları barıştırmak için de deyim yerindeyse kıçını yırtmıştır. Bunun en büyük ispatı da çektiği filmlerdir zaten. Yazıp yönettiği bütün ''başyapıtları'' aslında romanlardan uyarlanmıştır. İşte Anthony Burgess'in bu büyük başyapıtını da, Stanley Kubrick'in muhteşem ''Clockwork Orange''ı sayesinde tanıdım. Yaz aylarında seyredip ağzım açık hayran kaldığım bu filmin ardından aklımda tek bir düşünce vardı:Bu kitabı okumalıyım, hem de hemen! Eğitim sezonunun açılmasıyla birlikte okumaya vakit bulmakta zorlandığım bu eseri, sınavlardan fırsat bulduğum ilk arada okudum, hem de bir solukta. Daha ilk sayfasıyla beni kendisine bağlayan kitap, sadece iki gün içerisinde bitiverdi bile. Ve rahatlıkla söyleyebilirim ki...

  ...mükemmeldi. Alex ve dostlarının aşırı vahşi ve acımasız yaşamlarının bir panoramasıyla başlıyor kitap. Grubun klasik günlerinden birisi. Dört arkadaş oturmuş, müdavimi oldukları barda uyuşturucu katılmış sütlerini yudumluyorlar. Ardındansa, vardiyası gelen her işçi gibi, işlerinin başına geçiyorlar:Adam bıçaklayıp ev soymak, araba çalıp insanlara öfke kusmak! Bu dört dost arasındaki ilişkileri en ince ayrıntısına kadar anlamanızı sağlayan bu kısa giriş, ayrıca size genel bir atmosfer panoraması sunuyor ve okuyucuya ''benim dünyam işte bu. Kabulleniyor ve inanıyorsan okumaya devam et, yok eğer cevap hayırsa, kapı karşıda'' dercesine bir duruş ortaya koyuyor. Bu girişin ardından, kitabın esas gelişim gösterdiği kısımlar ardı sıra gelmeye başlıyor.



   Alex'in bir ev baskını sırasında yakalanmasının ardından hapse girip, kobay olmayı kabullenmesine kadar olan bölüm, güzel bir eser tadını okuyucuya hissettirse de, başyapıtlık derecesinde bir bakış sunmuyor okuyucuya. En ''baba'' bölümler ise, işte bu kısımdan sonra gelmeye başlıyor. Alex'in ironik bir şekilde başka bir ''Alex'' tarafından kobay olarak kullanıldığı ve çeşitli işkencelere maruz kaldığı kısımlar, özellikle kişiyi irite edecek ve midesini bulandıracak derece iyi planlanmış bölümler... 

  Bu şiddet bağımlısı genç kuşak hayali, aslında günümüze de ışık tutan bir hayal. Birbirini dinlemekten aciz gençlerin, çoğu kez diyalog yolundan çok, şiddet yoluna başvurmaları ve bunları sürekli başka sebeplere bağlayarak vicdanlarını temiz tutmaları, aslında tam da Burgess'in tahayyül ettiği geleceğe uyuyor. Kitap bu yönüyle de, günümüze ışık tutan bir baş eser konumuna yükseliyor.

  Her ne kadar Türkçe çeviri sırasında çoğu çöpe gitmiş olmasına rağmen, Stanley Kubrick'in muhteşem filminden bildiğimiz müthiş ''nadsat'' diline de değinmeden geçemeyiz bence. Gençler arasında konuşulan argo diyaloglardan esinlenilerek oluşturmuş bu dili Burgess, pekte iyi yapmış. Argonun gençler arasında bu denli yaygın olduğu günümüz dünyasına ne kadar ayna tuttuğunu da belirtmeme gerek yok sanırım.

  Kitapta ayrıca çok dikkatimi çeken bir başka konu ise, sürekli klasik müzik eserlerinden bahsedilmesi hususu oldu. Klasik müziğin yatıştırıcı etkisini bir uyuşturucu gibi Alex'in üzerinde mi gözlemlemek istemiş yazar, yoksa bu büyük eserleri yaratan büyük insanlara sadece birer saygı duruşundan mı ibaret, aslında tam olarak kavrayamadığım bir konu oldu. Öbür okumalarda daha da iyi anlaşılacağına inancım tam.

  Pek iyi bir kitap bu, pek. Herkesin, özellikle de çocuk sahibi kişilerin okuması ve bir çok dersler çıkarması gereken bir modern klasik ''Otomatik Portakal''. İçerisinde bir çok farklı okuma ve izlenim barındırıyor bu kitap, bu yönüyle de her okuyuşta farklı şeyler kazandıran ve farklı şeyler düşündüren bir kitap olarak, günümüze ışık tutan bir kitap olarak, canlılığını hiç yitirmiyor ''Otomatik Portakal''.  Filmi mi daha iyi kitabı mı sorusunun cevabını ise kendime saklamak isterim.


Altı Çizilesi
  • İyiliğin sebebini aradıkları yok, öyleyse niye tersini merak ediyorlar ki?
  • Yaşlıları zumzuklayıp, hırsızlık yapmaktan başka hiçbir şey bilmiyorsunuz!
  • Müthiş bir akşam oldu ve şimdi bana tek gereken birazcık Ludwig van.
  • Kızlar okula gitmemişlerdi madem, eğitimlerinden mahrum mu kalsalardı? Okul kapanmıştı, ancak şimdi benim okulum başlıyordu.
  • İyileştim, tamamdır.
 
                                                                      KÜNYE


Kitap İsmi: Otomatik Portakal
Yazar: Anthony Burgess
Yayın Yılı: 2006
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları             8/10
Sayfa Sayısı: 169
Baskı: XII.Baskı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder