11 Temmuz 2013 Perşembe

Biraz soluklanma... Birkaç şiir, birkaç hoş seda


  Üst üste ağır edebi eserler okuduktan sonra, bunalıyor biraz insan. Farklı şeyler okumak, daha farklı düşünmek, farklı bakış açıları kazanmak istiyor. En önemlisi de, farklı bir edebi tat aramaya başlıyor. Romanın genel diline aşina olan okuyucular, çok sık ve arka arkaya bu aleme daldıklarında, her şeyden önce, ''kafaca'' yorgun düşüyorlar. Biraz soluklanma, biraz farklı tatlar iyi geliyor işte o zaman.

  Yanlış anlaşılmasın, şiiri filan kötülemedim ben. ''Şiir basittir, kafa çalıştırmaz.'' gibi bir çıkarımım yok burada. Kastetmek istediğim şey 'edebi lezzet'. Şiir, her zaman nesirden daha lezzetli bir tür olmuştur. Her zaman, arayanlara dilediğini vermiştir.

  Kişisel olarak, roman ve hikayeyi her zaman şiirden daha çok sevmişimdir. O komplike yapısı, beni daha çok sarıp sarmalar. Ancak şiire karşı da bastıramadığım bir sevgi, müthiş bir sempati ve saygım var. Bu yüzdendir şiirle bağlarımı hiçbir zaman koparmayışım.

  Yaz aylarının başlarıdan beri, üst üste okunan ağır edebi eserlerin yarattığı ağırlıktan kurtulmak için, yine her zaman yaptığım gibi güvenli limanım şiire sığındım. Bu kez, YKY'nin Doğan Kardeş dizisinden çıkan, Doğan Hızlan'ın mükemmelen yaptığı bir 'şiir seçkileri' kitaplarıydı elimdekiler: Behçet Necatigil seçkisi 'Eski Sokak' ve Özdemir Asaf seçkisi 'Dokuza Kadar On'.

  Önce Behçet Necatigil'le başlayalım.

  Abartmıyorum, en sevdiğim şair! Nazım Hikmet'e rağmen söylüyorum bunu. Eski Türk aile yapısını müthiş bir gözlemle yansıttığı şiirleri, kesinlikle Türk Edebiyatındaki en kaliteli eserlerden. Aynı şekilde mahalle ve sokak kültürü, yaşam tarzımız ve aşk temalarında da müthiş gözlemleri var üstadın. Kalemini büyük bir ustalıkla kullanıyor. Anlatmak istediklerini, çok sade bir şekilde anlatmayı beceriyor, ancak bunu yaparken şiir dilindeki lezzetinden de hiçbir şey kaybetmiyor. Çok naif şiirler onunkiler. Bizim şiirlerimiz, bizlerin şiirleri.


Lades

Uzayacağa benzer
Tutuştuğumuz lâdes. İşi gücü bırakıp
Mezarlığa nâzır
Bir eve taşındım. Ölüm, sen beni aldatamazsın,
Aklımda!


  Özdemir Asaf'tan devam...

  Behçet Necatigil için, en sevdiğim şair demiştim. Özdemir Asaf ise, okumaktan en çok keyif aldığım şairdir o zaman. Onun için, ''büyük anlamları küçük dizelere yerleştirme ustası'' derler. Doğrudur. ''Yalnızlık paylaşılmaz... Paylaşılsa yalnızlık olmaz.'', ''Bütün dünyayı kucaklamak istedim, kollarım yetmedi.'', ''bugüne en uzak gün, dün''... Bu dizeler yeterince kanıtlıyor bence. Ayrıca hafif komik bir yönü de var onun şiirinin. ''çekil ordan ayı göremiyorum.'' gibi, 2 anlamlı, komik dizeler kaleme almış bir şairden bahsediyoruz. Ama genel anlamda hüzün hakimdir şiirlerine. Bayağı bir hüzün değil ama, gerçek bir hüzün. Aşkı çok iyi özümsemiş, ayrılığı da öyle. Şiirdeki 2.kişili anlatım olayını aşmış, bitirmiş birisi Özdemir Asaf. Çok güzel, çok  lezzetli, yürek burkan, düşündüren, güldüren, hüzünlendiren, mutlu eden şiirleri var. Çok fazla şiir geleneğinden beslenmiş: Tekke Edebiyatı, Halk Edebiyatı, Divan Edebiyatı vs. vs. 2. Yeni izleri görmek bile mümkün. Şiirlerinde de açıkça belli oluyor zaten bu durum. Herkesin okuması gerekir kesinlikle, bir kez lezzetine bakması gerekir onun kaleminin. Behçet Necatigil'in de öyle, zaten iki çok yakın arkadaşmış ikisi, yeni öğrendim. Şiir dillerinin de benzer olması kaçınılmaz. En sevdiğim şiiri 'Çiçek Senfonisi' ni paylaşarak bitiriyim yazımı. Şiire bir süre ara, romanlara devam. Bir iki ay sonra tekrar dönmek üzere, şiir defteri şimdilik kapanıyor benim için, aman sizler kapatmayın.

Çiçek Senfonisi

Çiçeklerin akşamlarını
Akşamların çiçekleri
Aydınlatır..

Çiçeklerin adlarını
Birbirlerine benzemezlikleri
Adlandırır.

Biri alır bir güneşi
Öbürüne yıldız sunar,
Biri öbürünü yağmurlandırır.

Bir başkası bir güzelliği
Akıl almaz çalımıyla
Karanlıklandırır.

Bir düğünü aklandırır biri,
Biri bir yalanı silerken
Biri bir ölümü anılandırır.

Biri bekler sabahları,
Biri gündüz diye çıldırır
Bir başkası aydınlığı akşamlandırır.

Biri bağlar-bahçeler içinde nazlı,
Biri kendi kendini doğurur bayırlarda,
Biri kayalıkları ayaklandırır.

Pencereden bakar biri,
Biri el sürdürmez kimseye,
Biri kendini ağaçlandırır.

Tırmanır biri el ermez dikliklere.
Biri yerlere yaslar yüzünü
Topraklandırır.

Biri ordusunu yayar birdenbire
Tarlalara, öbek öbek,
Kanlandırır.

Biri şarkılarla gözleri besler,
Yeşillikleri ve sevgilileri
Umudlandırır.

Çiçekler hep bekler gibidir,
Oysa hiç beklemezler;
Biri arılandırır, biri kuşlandırır.


Biri rüzgârlandırır gönülleri,
Biri kızdırır soğumuş külleri..
Biri de kendini kucaklandırır.

Biri tek başına yürür yazgısında,
Biri sepetlerde demet demet
Ününü kaldırımlandırır.

Biri vazolandırır kendini salonlarda,
Biri kurur bir kitabın içinde,
Biri de kafes arkasında saksılandırır.

Çiçekler bir şölen yaşamda,
Renklerin en büyük orkestrası..
Dursuz-duraksız çalar her insanda
Sevinci, aldanıyı, ölümü ve yası.

1 yorum:

  1. Sevgileri yarınlara bıraktınız
    Çekingen, tutuk, saygılı.
    Bütün yakınlarınız
    Sizi yanlış tanıdı.

    Bitmeyen işler yüzünden
    (Siz böyle olsun istemezdiniz)
    Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
    Kalbinizi dolduran duygular
    Kalbinizde kaldı.

    Behçet Necatigil - Eski Sokak

    Bir Solukta Okuyacağınız 8 Şiir Kitabı Önerisi: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/bir-solukta-okuyacaginiz-8-siir-kitabi-onerisi/

    YanıtlaSil